Social Icons

Featured Posts

13 Haziran 2013 Perşembe

Tuğçe Öğünlü

LEVANTENLER KİMDİR ?

Halk arasında Levantenler, ticaretle uğraşan gayrimüslim kimseler olarak tanımlanır. Oysa ki Levantenlerin derin bir tarihi vardır... Osmanlılar özellikle Tanzimat’tan sonra Avrupalıların Anadolu topraklarına gelip yerleşmesine ve ticaret yapmalarına olanak sağladı. İşte bu olanak bugünün Levantenlerinin varlığını ortaya çıkarmıştır. Levantenler özellikle büyük kentlerde ve liman kentlerinde yoğunlaşarak Osmanlı hükümetinin tanıdığı kapitülasyon sayesinde ticaretle uğraşan ve Müslüman olmayan azınlıklar olarak varlıklarını devam ettirmişlerdir.

     Genelde İngiliz, İtalyan, Fransız ve Hollandalı olan bu azınlıklar Osmanlı döneminde önemli bir ticaret merkezi olan İzmir’e gelerek yerleşmişler ve ticari faaliyetlerini de buradan yürütmüşlerdir. İzmir’e gelen Levantenler İzmir’in özellikle Bornova ve Buca semtlerini tercih etmişler, yaşantılarını ve ticari hayatlarını da bu iki merkezden yürütmeye başlamışlardır.

     Değişik ülke ve ırk ve mezheplere sahip olmalarına rağmen Levantenler, kendilerine yabancı olan ortamlarda ortak bir kültür, ortak bir yaşam biçimi oluşturarak, özelliklede İzmir Levantenleri bu bölgenin azınlığı durumunda olan rum, ermeni ve Yahudilerle kaynaşarak hayatlarını sürdürmüşlerdir.

     Buca’ya yerleşen Levanten aileler Buca’yı bir sayfiye beldesi olarak görmüşler, yeni mimari tarzları ile Buca’da önemli tarihi yapıları da ortaya koymuşlardır.
Bugün Buca’nın tarihten gelen büyülü köşkleri, kiliseleri ve kendine has Rum evleri ile “gizemli bir kent” özelliği ortaya çıkmaktadır.

    İzmir’e gelip yerleşen ve kendilerine “Levanten” denilen bu aileler Osmanlıya göre “Batılı” , Avrupalılara göre ise “doğuluydular. Bu insanlar Batı Avrupa’dan çıkıp “Levante” yani doğuya yerleşmiş insanlardı. Bu yüzden bu ailelere “doğulu” anlamına gelen “Levanten” denmiştir.

     İzmir’e yerleşen Levantenler genelde halı, incir, üzüm ve pamuk ticaretiyle uğraşmışlar, daha sonraları ise sanayi ilede uğraşmaya başlamışlardır.İzmir’e gelerek ticaretle uğraşan Levantenler, İzmir’de ki yabancılarla birlikte yaşama yollarını bulmuşlar, özelliklede Rumlarla, az da olsa Ermeni ve Gürcülerle evlilik yaparak yaşamlarını devam ettirmişlerdir.

      İzmirli Levantenlerin bir önemli özelliği ise kendi dilleri dışında genelde ortak lisan olarak “Rumcayı” kullanmalarıydı.

    Levantenler kendi ana dilleri dışında birçok dil de biliyorlardı. Günlük hayatta Rumca kullanılıyor, Levanten ailelerinin çocuklarının gittiği okullarda ise İtalyanca ve Fransızca öğretiliyor, özel derslerle İngilizce veriliyordu. Tüm bu dillere birde yaşadıkları ülkenin dili olan Türkçede eklenince Levantenler dil bilme bakımından zengin bir yapıya sahip oluyorlardı.

     Kurtuluş Savaşı ve işgal döneminde İzmirli Levanten ailelerinin bir çoğu bu mücadeleye destek vermiş, Türk ordusunu ihtiyacı olan bir çok sanayi malzemesini temin ettikleri söylenmektedir. Levanten ailelerinden olan Fransız Graud ailesi ordunun kaput bezi ihtiyacını İzmir’deki kendilerine ait olan basma fabrikasından sağlayarak Türk Ordusuna destek verdikleri görülmüştür.

      Levantenlerin Anadolu topraklarında ki yaşam ve ticaret hayatları Lozan Antlaşmasına kadar devam etmiş, Lozan Antlaşması sonrası ise; Osmanlı döneminde kendilerine sağlanan ayrıcalıkları kaybedenler ülkelerine geri döndü. Özellikle İzmir’de yaşayan Levantenlerin büyük çoğunluğu Cumhuriyet döneminde de İzmir’de kalarak ticari hayatlarına devam etmişler, bugün İzmir ticaretine azımsanmayacak derecede etki ve katkı koymaktadırlar.

    İzmirli Levantenlerin İzmir’ katkılarına bakıldığı zaman;

    İzmir’de ilk Belediyeyi Levantenler kuruyor. Evliya zadelerle birlikte belediyeyi kurup, ilk meclis üyelerinin de bu ailelerinin mensuplarından oluşmuştur.Yine İzmirli Levantenler ilk hava gazı, elektrik şirketlerini kurmuş, yine İzmir’de ilk demiryolu sistemini de onlar kurmuşlardır.

    17 YY. dan bu yana Anadolu topraklarında , özellikle de İzmir’de yaşayan ve ticari, sosyal hayatımıza bir çok katkı ve etkileri olan Levantenlerle ilgili yazılacak, söylenecek çok şeyler olduğu bir gerçek, özellikle de günümüzde İzmirli Levantenlerin bugünün İzmir’e ticari, siyasi etkileri, fayda ve zararları nelerdir,gerçekten Levantenlerin İzmir’in ticari ve sosyal hayatına olumlu etkileri olmuş mudur, yoksa; olumlu etkilerinin yanında olumsuz etkileri de olmuş mudur? Bu konuların araştırmacılar tarafından detaylı bir şekilde incelenerek gerçeklerin ortaya çıkarılması en azından bu günün nesline “Levanten” gerçeğinin olumlu yada olumsuz yanlarının anlatılması gerekecektir.

 

Tuğçe Öğünlü

İZMİR GEZİCİ SANAT OTOBÜSÜ

İzmir Büyükşehir Belediyesi Gezici Sanat Otobüsü, yenilenmiş haliyle ilk gösterisini Türkiye Eğitim Gönüllüleri Eğitim Parkı’nda yaptı. 2004 yılından itibaren İzmirli çocuk ve gençlerin yoğun ilgisiyle karşılaşan ve yüz binlerce İzmirli’ye ulaşan Gezici Sanat Otobüsü, ESHOT Genel Müdürlüğü atölyelerinde dizayn edilen yepyeni bir araçla yoluna devam ediyor. Sahnesi daha geniş olarak tasarlanan yeni otobüsün ilk durağı İzmir Büyükşehir Belediyesi Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Çiğli Eğitim Parkı oldu.Yaz kursuna katılan öğrenciler, üzeri sanatçı figürleri ile süslenen yeni Gezici Sanat Otobüsü’nde sergilenen müzik dinletisi ve “Düşüne Taşına” adlı çocuk tiyatrosunu büyük bir zevkle izlediler. Soru- cevap şeklinde çocuklarla konuşan tiyatro sanatçıları, sergiledikleri oyunları ile minik öğrencileri hem düşündürüp hem de eğlendirdiler.

Sanat etkinliklerini daha geniş kitlelere yaymak, etkinliklere ulaşmakta zorluk çeken kentlilerin ayağına götürmek için hizmet veren Gezici Sanat Otobüsü, önümüzdeki ekim ayından itibaren ilköğretim okulları ile liselerde gösterilerine devam edecek.


Üniversiteli Gençlerin Merkezi: Bornova Gençlik Merkezi

Bornova Belediyesi'nin üniversite öğrencilerine destek olmak için açtığı Büyükpark'taki Gençlik Merkezi gençlerden ilgi görüyor. Merkez, Bornova’da yaşayan ya da üniversitelere öğrenim görmek için gelen gençlerin ihtiyaçlarını karşılıyor.  Başvuru yapan ve ihtiyacı olan öğrencilere günde iki öğün sıcak yemek verilen merkezde ayrıca, talep eden öğrencilere kıyafet, eşya ve erzak yardımı yapılıyor, danışmanlık hizmeti de veriliyor. Ayrıca sınırsız çay hizmetiyle güzel bin sohbet ortamının da yaratıldığı Gençlik Merkezi'nde ücretsiz çamaşır yıkama ve kurutma hizmeti de veriliyor. Üniversite öğrencilerinin ihtiyaçları düşünülerek tasarlanan, haftanın 7 günü sabah 08.00'den akşam  24.00'e kadar hizmet veren Gençlik Merkezi'nde ücretsiz kablosuz internet hizmeti de veriliyor. Öğrencilerin stres atmaları için satranç, tabu, scrable, jenga gibi oyunlar da bulunuyor. Günlük gazetelerin yanı sıra haftalık ve aylık dergilerin de bulundurulduğu Gençlik Merkezi'nin farklı noktalarında beş adet televizyon da bulunuyor. Sosyal ve kültürel etkinliklerin yapılması için de gerekli hazırlıklar yapılırken, isteyen öğrenciler doğum günü gibi özel kutlamalarını burada yapabiliyorlar. Üniversite öğrencilerinin kulüp çalışmalarını yapabilmeleri için de mekânların yaratıldığı merkezde 3,000 kitaplık bir kütüphane de bulunuyor. Ödünç kitap verme sisteminin de başlatıldığı kütüphaneden öğrenciler yoğun olarak yararlanıyor. Üniversite öğrencilerinin  Gençlik Merkezi’nin olanaklarından yararlanması için merkeze “Bornova Genç Kart” başvurusu yapması gerekiyor. Genç Kart’a sahip olan üniversite öğrencileri belediyenin kültür ve sanat faaliyetlerinden de yararlanabiliyor.

Fethi Utku KARAMAN

12 Haziran 2013 Çarşamba

Aradan Geçen Yıllarda İZBAN


     İzmir’in ulaşım yükünü çeken İzban hattı 2000’li yıllarda şehirlerarası demiryolundan farksızdı. Karşıyaka sakinleri için adeta bir utançtı. Fakat Cumhuriyet tarihinin demiryolu üzerindeki ilk banliyö yapım projesi bu algıyı ortadan kaldırdı. Aradan geçen yıllarda farkı görmek için fotoğraflara bakmak yeterli oluyor. Fakat Karşıyaka halkının da bu konuda söyleyecek sözleri var.
     Fahir Balcı (53): Eskiden şimdiki İzban hattı böyle değildi. Yeraltından değil yerüstünden giderdi trenler. Bu hat üzerinde sadece yük trenleri ve Manisa treni çalışırdı. Mevcut hat estetik olarak kötüydü. Bunun yanında belirli geçitler vardı. Hem vatandaş hem de arabalar sadece buralardan geçebiliyordu. Hava karardığı zaman buradan geçerken korkuyorduk. Çünkü tanımadığımız insanlar buralarda çöp toplardı. Şimdiki Karşıyaka İstasyonu’nun orada tinerciler dolaşırdı. Şimdi böyle bir şey yok artık. Parklar ve yürüyüş alanları yapıldı. İnsanlar akşam olunca sevdikleriyle buralara gelip eğlenceli zaman geçirebiliyor. Eskisi gibi bir görüntü kirliliği yok. Şimdiki İzban’ın İzmir ulaşımı için önemi zaten ortada. Kısaca on yıl öncesine göre Karşıyaka’nın merkezi için çok farklı bir proje oldu İzban. Geç kalınmış bir proje. Kesinlikle daha önce yapılmalıydı.

     Serap Keskin (47): Bilenler için buraları tren garından farksızdı. Gürültü kirliliği, hava kirliliği olduğundan çocuklarımızı dışarı çıkaramazdık. Eskiden burası tren istasyonu olduğu için oldukça fazla yabancı insan vardı. Ayrıca demiryolunun da bir güvenliği yoktu. Geçmek istediğimiz zaman zorlanıyorduk. Şimdi çok rahatız. Sevgi Yolu üzerinde birçok dükkân açıldı. Her şey eskisine göre daha iyi bir vaziyette.  


Metin Doğu Pişkinler

11 Haziran 2013 Salı

Olimpiyatlara Büyük İlgi

11.Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın İzmir ayağı, yaklaşık 100 bin kişinin katılımıyla Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nda gerçekleştirildi.

Uluslararası Türkçe Derneği (TÜRKÇEDER) ve İzmir Kültürlerarası Diyalog Merkezi Derneği (İZDİM) işbirliğinde hazırlanan olimpiyatlar, geçtiğimiz gün Atatürk Olimpiyat Stadı’nda muhteşem bir gösteri ile gerçekleştirildi. 25 ülkeden toplam 156 öğrencinin sahne aldığı olimpiyatlarda geçen sene 80 bin toplam izleyici ile bu alandaki rekoru elinde bulunduran İzmir, bu kez 100 bin seyirci ile kendi rekorunu kırmış oldu.


Kemal Gülen ile Leyla Kurbanova'nın sunuculuğunu yaptığı etkinlik,  Kazakistanlı öğrenci Karina Alhoja'nın seslendirdiği "Kuşlar Gibi" isimli açılış şarkısıyla başladı. Gecede Fransa'dan gelen İmane Ould Cheik'in, "Boş Bardak" şarkısı stadı dolduran 100 bini aşkın kişi tarafından ayakta alkışlandı. "İzmir'in Kavakları" şarkısı eşliğinde Kırgızistan, Program sonunda ise bütün öğrenci ve protokolün katımlıyla "Yeni Bir Dünya" şarkısını söyledi. Lazer ve havai fişek gösterilerinin ardından ise program sona erdi.

Atatürk Olimpiyat Stadı
Mehmet Bağır


 SARDUNAKİ

  EZGİ AYGÜN
   
 Doğu ya da başka bölgelerin kültürleri farklı formasyonları içinde barındırıyorlar ama ege kültürü dediğimiz zaman kendine has öyle güzel öğeleri var ki saymakla bitmez. İnsanların karakteristik özellikleri, sıcakkanlı, misafirperver oluşları, yeme ve içme kültürleri, eğlence anlayışları bunların yanı sıra melodileri bile birbirine oldukça benzer ege insanının. İzmir’de bu güzel ege atmosferini, mezelerle, deniz mahsülleriyle, Türk-Yunan ezgilerinin sarhoş eden güzelliğiyle yaşamak isteyenler için Karşıyaka sahilde ‘’Sardunaki’’ en güzel seçeneklerden birisi. Ben de bu şirin mekana gidip canlı müzikten sorumlu Erkan Beyle biraz sohbet ettim sizler için. Kendisinden dinlediğim hayat hikayesini ve edindiğim bilgileri paylaşmak isterim.

- Biraz kendinizden ve müziğe başlama hikayenizden bahsedebilir misiniz?

-1926 da mübadeleden 2 sene sonra büyükbabamlar Hanya’dan, büyükannemle birlikte Ayvalık Cunda adasına gelmişler ve o şekilde başlamış bizim hikayemiz. Yani Girit göçmeni bir ailenin çocuğu olduğumuz için de evde Elenika yani Yunanca konuşulurdu. Küçük yaşımdan itibaren ister istemez bende öğrendim. Buzuki, Rebet ve Layka müziğiyle büyüdüm. Seneler sonra bende kendi sahnemde yetiştiğim kültürü aksettirmeye çalışıyorum. 6-7 yaşlarında lavtayla başladım müziğe. Amcam çok güzel çalardı. Girit lavtasından buzukiye terfi ettim. Ve buzukiyle beraber baglamas yani buzukinin minyatürünü aynı anda bu sahnede çalmaya çalışıyorum.

  Bu sırada buzukinin Yunan müziğindeki yerini merak ediyorum. Ben daha sorumu sormadan Erkan bey anlatmaya başlıyor yeniden.

 -1924’te Türkiye’den Yunanistan’a giden Rumlar  mübadele zamanında buzukiyi de yanlarında götürmüşler. Oradaki meyhanelerde çalıp söylemeye başlamışlar. O zaman Yunanistan’daki güvenlik birimleri, Türkiye’den gelen bir enstrüman olduğu için, çalınmasına ve söylenmesine izin vermemişler. Bunun üzerine meyhaneleri basmışlar buzuki gördükleri yerde kırmışlar. Rebet dediğimiz halk; Türkiye’den göçen Rumlar ve onların yaptığı müzik de Rebetiko’dur.

-Ege’nin 2 yakasında da uzun yıllar yaşamışsınız. Mutlaka Yunanistan’a da Türkiye’ye de manevi bir yakınlığınız söz konusu. Merak ettiğim ne gibi benzerlikler dikkatinizi çekti bu iki Ege ülkesi arasında?

-Ben Girit’te 4 sene çalıştım, güzel küçük bir aile otelinin tavernasında hizmet verdim. O kadar çok ortak özellik var ki, mesela kahvehaneler var. İzmir’deki ya da Türkiye’nin herhangi bir yerindeki gibi, Sanki başka bir yere gitmemişsiniz de Türkiye de kalmışsınız gibi. İnce belli bardaktan çay içilir, tesbihler sallanır, amcaların teyzelerin kılık kıyafetleri aşağı yukarı aynıdır. Sanki Girit’te değil de, Torbalının bir köyüne gitmişsiniz... İnsanların mimikleri, davranışları, yemekleri, birbirleriyle şakalaşmaları muhabbetleri çok benzer. Tek farklı şey dil. Onun haricinde her şey aynı.

Bu güzel sohbeti ve verdiği bilgiler için teşekkür ediyor, kulağımda baglamasın sıcak tınısı burnumda rakının mis kokusuyla Sardunaki’den ayrılıyorum. Geceye mezelerle donatılmış masanızda, seçiminize göre alkollü veya alkolsüz içkiniz ve egenin taze deniz mahsülleriyle geceye başlamak sonra da kendinizi sımsıcak yarı Yunan yarı,Türk melodilerinin kollarına bırakmak istiyorsanız Sardunaki Karşıyakada sizleri bekliyor.



10 Haziran 2013 Pazartesi

Bir Cuma Gecesi Gazi Kadınlar Sokağı


       Ezgi Aygün


İzmirliler Gündoğdu'da


Öykü Yenen


İstanbul Gezi Parkın'da kitap okuyan insanlara polisin müdahale etmesiyle başlayan Gezi Parkı eylemleri yurdun birçok yerine çok kısa sürede yayıldı. Hiçbir şekilde, ana akım medyanın desteği
olmadan, sosyal medya aracılığıyla haberleşen
direnişçiler hala direnmeye devam ediyor... Ankara,İzmir,Adana,Rize ve bir çok ilimiz bu eyleme destek oldu. Yurdumda ilk defa, milyonlarca insan siyasi görüş, takım farklılığı, cinsiyet ayrımı olmaksızın tek bir amaç uğruna bir araya geldiler. Beraber gaz yediler, beraber coplandılar, beraber gözaltına alındılar. Polis müdahalesini durdurdu ama direnişçiler hala meydanlarda. Bu meydanların en coşkulularından biri de hiç şüphesiz İzmir Gündoğdu Meydanı. Eylemciler her gün burada toplanıp, sloganlar atmaya, meşaleler yakmaya, devam ediyor. Çadırlar kurulmuş, Türk bayrakları hava da marşlar söyleniyor. Kıbrıs Şehitler Caddesinin girişinde bir kütüphane yapmışlar, herkes buraya kitap yardımı yapabiliyor. Eylemler sırasında direnişçilere kapılarını açmayan bir kafeyi ise bakın ne yapmışlar...
Kafenin önünde toplanan bu gençler,direnişçilere yardım olarak getirilen yiyecek ve içecekleri kabul ediyorlar. Arkadaki yazıların ise hepsi birer zeka ürünü. Bu olaylar sırasında anladım ki, Türk halkı gerçekten  mizah yeteneği fazla olan çok zeki bir halk. Onlardan dikkatimi çeken ve hoşuma giden yazılardan bazılarının fotoğraflarını çektim...



 '' Olay şiddet kullanımına dönüştüğü zaman sistemin oyununa geliyorsunuz demektir. Yerleşik düzen sizi kavgaya sokmak için kızdırmaya çalışacak, sakalınızı çekecek, yüzünüze fiske atacaktır. Çünkü, siz bir kere şiddet kullanmaya başvurduktan sonra sizinle nasıl baş edeceklerini bilirler. Nasıl baş edeceklerini bilmedikleri tek şey, şiddet dışı eylemler ve mizahtır.”

                                                                                                     John Lennon



O Artık Avrupa Üçüncüsü

Fatma FİDAN

Engelli halterci Ebru Başar ülkemize engelli halter branşında Avrupa üçüncülüğünü getirdi. Antrenmanlar ve yarışma öncesi...




EL HALI VE KİLİMLERİ

Fatma FİDAN

Yüzyıllardır süre gelen biz Türklerin geleneksel sanatı olan halı; artık dokuyan pek kimse olmadığı için yerini makine halılarına bırakıyor. Bizler; dedelerimizin, ninelerimizin bizlere kar olarak bıraktığı bu manevi değerlere sahip çıkmalıyız. Çünkü her düğümünde her ilmeğinde bir hikaye yatıyor. Yapan kişilerin kendi başlarından geçen bir anıyı ya da dönemin şartlarında önde gelenlerin yaşantılarını sergilediği oluyor. Bizim sadece geometrik şekil olarak gördüğümüz görsel şölenin altında aslında bir tarih yatıyor. Kiminin tablo olarak alıp duvarına astığı kiminin yere serdiği el halı ve kilimlerinin zamanla yok olmasına izin vermeyelim.


9 Haziran 2013 Pazar

BU BİR EYLEM DEĞİL!


İZMİR/2013
Naz Sütçü

Martılar Kitap Okuyor

Özel İzmir Martı Koleji öğrencileri Alsancak Kıbrıs Şehitler caddesi’nde yerde oturup kitap okudular. Sokakta kitap okuma etkinliğini öğretmenleri ile birlikte gerçekleştiren öğrenciler amaçlarının kitap okuma alışkanlığının artmasını sağlamak, heryerde kitap okunabileceğini kanıtlamak olduğunu söylediler. 


Öğrencileri Şaşırtan Sürpriz

Öğrencilerin sokakta kitap okuma etkinliği esnasında tesadüfen oradan geçen ünlü tiyatrocu Rutkay Aziz öğrencilerin bu etkinliğine destek olmak amacıyla yanlarına gitti. Öğrenciler ile fotoğraf çektiren Rutkay Aziz, öğretmen Hanımı böyle güzel bir organizasyonda bulundukları için tebrik etti.

Nasıl Başlamıştı? #direngezi


İZMİR/2013
   Naz Sütçü

Nasıl Başlamıştı?                                    
        
        “Saatlerdir Kıbrıs Şehitleri girişini tutan polis ve direniş arasında çok gergin anlar yaşanıyordu. Bir taraf biber gazı ve tazikli su atarken, Direniş de cam şişeler atmaya başlamıştı. Tam ortam çığrından çıkacakken, kalabalık bilinçle polis kordonuna yaklaştı ve izmir marşına başladı. Ardından polis kordonuyla burun buruna bir hazırol ve istiklal marşı. Polis bu milliyetçi, Cumhuriyetçi, bilinçli dalgaya dayanamadı ve alkışlar eşliğinde geri çekildi. O anda bütün karmaşa yerini Coşkuya ve Zafer kutlamasına bıraktı. Polis geri çekilirken, onlarla birlikte, neredeyse kol kola, marşlar ve alkışlarla yürüyüşe geçildi. İki taraf da rahatlamış görünüyordu. Direniş Alsancağı kazanmıştı.”  Merih Bulut-tasarımcı

Bu olay direnişin  2. Gününden.
İstanbul henüz ilk polis müdahalesine maruz kalmıştı.
 İzmir desteğini göstermek için hemen sokaklara döküldü.
İzmir saf ya , İzmirli polis de öyledir diye düşündü  halk.
Sonuç düşünüldüğü gibi çıkmıştı; Polis halk ile istiklal marşı söylerek, izmir insanının farklı beden ve kimliklerde tek akıl, tek yürek olduğunu kanıtlamıştı.
 Ertesi gün bu gurur verici haber yayıldı.
İzmir halkı, şehirdışındaki arkadaşlarına böbürlenerek anlatmaya başladı İzmir polisini.
Ünlü sanatçılar twitter hesabından  helal olsun İzmir polisine dedi.
Bir gün sonra olacaklardan habersiz herkes onur meşalesi gibi paylaştı sosyal paylaşım sitelerinde bu haberi.


Bir gün geçti, İzmir halkı polisi ile gurur ahkamını keserken, polis biber gazı ile kesti önce nefesleri. Çoluk çocuk gelinmiş olan Gündoğdu meydanının üzerinden yağdırdı bombalarını. Sonrası malum ortalık karıştı. Gencecik çocuklar doğup büyüdükleri sokaklarda polis ile kovalamacaya başladı.
Dayak yedi.
Gaz yedi.
Yetmedi... kim olduğu belirsiz kişilerden sopa yedi.
İzmir saftı, tehlikeden uzaktaydı, özgürdü, zorbalığı tatmamıştı. Tattırıldı, saflığını bir kenara bıraktı, hayatta kötü insanların varolduğunu gözyaşları dökerek anladı, özünü hatırladı ayakta durmaya söz verdi.
#direnizmir Direnişin 12. Gününde aynı heves ve inançla direnişini sürdürüyor.
#direntürkiye #occupygezi

Agora photo essay - Okan Karahan

Üzümün Yolculuğu - Foto belgesel

Bağ bozumu yaklaşırken...

8 Haziran Cumartesi günü Gündoğdu'da meşale şov


Deniz Kaftan



             8 Haziran Cumartesi akşamı Gündoğdu Meydanına gelen İzmirliler saat 21.00 'de meşale şova tanık oldu. İzmir'deki Gezi parkı eylemlerinin 8.gününde İzmir takımlarının taraftarları meşale şova imza attı. Meşale şov direnişçiler tarafından büyük ilgi gördü. Gündoğdu Meydanı rengarenkti. Cumartesi akşamı Gündoğdu Meydanı en kalabalık günlerinden birini yaşadı. Çeşitli semtlerden gelenler dışında, çevre apartmanlarda oturan halk da direnişe destek verdi. Meşale şov saat 21.00'de başladığı sırada halk da tencere ve tavalarla direnişe destek verdi.



Gündoğdu Meydanı'nda dev Türk Bayrağı büyük ilgi gördü. Dev Türk bayrağı Meydana geldiği anda halk coşkuyla alkışladı. Dev Türk bayrağı halkın elinde dalgalanırken, marşlar söylendi. 8 Haziran Cumartesi günü İzmirlilerin hafızalarından silinmeyecek bir gün oldu.







Kıbrıs Şehitleri'nde iki genç müzisyen


Deniz Kaftan


                                                         

Kıbrıs Şehitleri’nde akşam yürürken güzel sesiyle şarkı söyleyen Rıdvan’a ve ona eşlik eden arkadaşı Umur’a rastladım. Kalabalık ve gürültülü caddede sesi hemen dikkatimi çekti. Avrupa şehirlerinin sokaklarında meşhur olan sokak müzisyenlerini artık ülkemizde de sıkça görmekteyiz. Başta İstanbul Beyoğlu'nda birden fazla müzisyen görürüz. Artık güzel şehrimizin gözde yeri Kıbrıs şehitlerinde de sokak müzisyenlerine rastlamak mümkün. Rıdvan ve Umur ile biraz sohbet ettik. Rıdvan Menemen Belediyesinde tiyatrocu, Umur ise Açıköğretim öğrencisi. Hobi olarak sokakta şarkı söylüyorlar. İstedikleri zaman Alsancak’a geliyorlar. Bazen ayda bir bazen senede bir geliyorlar. Rıdvan Pazartesi günü bir müzik okulunda eğitime başlayacağını söyledi. Ben de onlara başarılar diledim. İkisinin de eğitim hayatında başarılı olmalarını dilerim, yolları açık olsun…

Havacılık Festivali

Türkiye Hava Trafik Kontrolörlüğü Derneği (TATCA) öncülüğünde Dev Ajans organizasyonuyla düzenlenen olan TATCA Havacılık Fest'13 9 Haziran Pazar günü Selçuk Efes Havalimanı'nda başladı.
      
          Havacılığın sportif ve eğlenceli yönünün ön plana çıkacağı Havacılık Fest'13'te ziyaretçiler ücretsiz uçuş imkanından yararlandı. Festivalde birçok sivil havacılık kulübü ve derneği, üniversitelerin ve liselerin ilgili kulüpleri de yer aldı. Gün boyu paraşüt atlayışlarından model uçak ve helikopter gösterilerine, sıcak hava balonundan, gyrocopter, paramotor ve microlight hava araçlarına, Hava Trafik Kontrol ve Uçak Simülatörlerine kadar birçok havacılık etkinliğinin gerçekleştirildiği festivalde Türkiye'nin en ünlü gösteri pilotu Ali İsmet Öztürk de 2 kez akrobasi uçuşu yaparak halkın büyük ilgisini çekti. Organizasyonda ayrıca gün boyu THK , Gökçen Havacılık, İstanbul Havacılık Kulübü (İHK), Ayjet, TARKİM, AFA, Ege Havacılık Uçuş okulları uçakları ve Baktrans helikopteriyle yüzlerce misafir Kuşadası-Efes civarı ücretsiz halk uçuşları yapılmıştır.


OKAN KARAHAN

Karşıyakalı Kadınlardan Zeybek Gösterisi





Nergis Kadın Dayanışma Merkezi gönüllü kadınlar tarafından düzenlenen yöresel kermes ve zeybek gösterisi Karşıyakalı insanlar tarafından ilgiyle karşılandı. Önce kermesin açılışı yapıldı daha sonra gönüllü kadınlar tarafından Zeybek oynandı.


Merkez Kadınlar için farklı alanlarda çalışma olanağı sunuyor. Ev hanımlarının ilgi gösterdiği merkezde okuma -yazma bilmeyenler için dahi kurslar açılmış. Yaptıklarından gelir elde eden kadınlarında var. Aile bütçesine katkı sağladıkları için mutlular. Bu tür merkezlerin olması hem kadınlar hem de çocuklar için önemlidir. Maddi olanağı yeterli olmayanların katılabileceği ve kendilerini istedikleri alanlarda bir şeyler öğrenmesi ve kendilerin geliştirmesi açısından büyük önem taşımaktadır.




Yağmur Kızılkoca
Fatma Tecim
Ayşe Kanıt

Şairlere ve Ozanlara Saygı Gecesi





İzmir Salih Dede Lisesi tarafından I. Geleneksel Şairlere ve Ozanlara saygı gecesi düzenlendi. Konser Ekonomi Üniversitesinde düzenlendi ve pek  çok şairin ve halk ozanlarından eserler misafirlerle paylaşıldı. Öğrenciler Nazım Hikmet'ten,  Yunus Emre'den, Sabahattin Ali'den , Neşat Ertaş'tan ve Cemal Süreyya'dan şiirler, türküler okundu. 



Uzun süredir konser için çalışan örgencilerin heyecanları yüzlerinden okunuyordu. Öğrenciler İlk olarak şairlerimizden şiirler okundu daha sonra halk ozanlarımızdan türküler söyledi.

İzmir'in olduğu kadar pek çok şehrimizin bu tür kültür sanat etkinleri düzenlenmesi gerekmektedir bu sebeple  hem şairlerimizin onurlandırmasını hem de gelenlerin keyifli vakit geçirmesi ve unutulmaz şiirlerin ve türkülerin nesilden nesile aktarılmasında fayda sağlar.



                                                                                     Yağmur Kızılkoca- Fatma Tecim - Ayşe Kanıt

Urla'da Maket Sergisi


"Serçe Saraylar ve Eski Türk Evleri" maket sergisi Urla Atatürk Kültür Merkezi'nde açıldı.''


Heykeltıraş ve ressam Bilter Anı ve Eda Anı kardeşlerin "Serçe Saraylar ve Eski Türk Evleri" maket sergisi Urla Atatürk Kültür Merkezi'nde açıldı.
Serginin açılışı nedeniyle düzenlenen törene eski bakanlardan Işılay Saygın, Urla Belediye Başkanı Selçuk Karaosmanoğlu, Tepecik Belediye Başkanı Tuncay Olgun, Seferihisar Belediye Başkan Yardımcısı Nilgün Durmazer ve Ege Bilim ve Sanat Platformu ile Güzelbahçe Halk Eğitim Merkezi temsilcileri katıldı.
Sergide Osmanlı şehir evlerinde leylek, güvercin, kumru, kırlangıç ve serçe gibi kuşlar için yapılmış "Serçe Saraylar" ile Anadolu'nun çeşitli bölgelerine ait tarihi evlerin maketlerinden oluşan eserlerin sergilendiğini belirten Bilter Anı, eserlerin 3 aylık bir çalışmanın ürünü olduğunu ifade etti.
Günümüzde örneğine az rastlanan taş oymacılığıyla yapılmış serçe sarayların dikkat çektiği sergi, 18 Haziran'a kadar gezilebilecek.
 
TUĞHAN KÖSEOĞLU



   SİGARA VE SİGARANIN ZARARLARI


Günümüzde sigaranın zararları herkes tarafından bilinmekte,Dünya Sağlık Örgütünün istatistiklerine göre 'sigara içmek' dünya çapında bir problem olmakla birlikte tahmini 3 yetişkinden biri sigara kullanmaktadır. Bu istatistiğe göre 1,2 milyar kişinin sigara kullandığı ortaya çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı açıklamaya göre birçok ülkede akciğer kanseri görülmektedir ve bu hastalık sigaranın sebep olduğu ölümcül sonuçlardan sadece biridir.
Sigara içen kişiler kendilerine zarar verdikleri gibi çevrelerinde bulunan kişilerede zarar verir. Bunlara pasif içici denir. Sigaranın vücuttaki tüm doku ve organlara sayılamayacak kadar çok zararı vardır. Peki sigaranın zararları nelerdir?
* Öncelikle sigaranın en büyük zararını %10-15 kilo eksikliği ve zeka geriliği ile anne karnındaki bebek görür.
* Tütün içinde bulunan Karbonmonoksit, Nikotin, Katran gibi zararlı maddeler akciğer kanseri başta olmak üzere, solunum sistemi hastalıklarından olan bronşit ve amfizeme gibi hastalıklara neden olur. İçilen her sigara sizi kansere bir adım daha yaklaştırır. Sigara içenlerde akciğerlerin doğal savunma sistemi bozulur ve buda enfeksiyon kapma riskini artırır.
* Sigarada bulunan Karbonmonoksitin kandaki oksijeni yok etmesiyle damarlarda kolestrol depolanır ve bunun neticesinde kalp krizi riski artar.
* Yemek borusu ve midede ülser, kanama ve kanser oluşumu artar. Pankreas kanseri riski fazlalaşır. Sigara içen erkeklerin içmeyenlere oranla daha fazla mesane kanserine yakalandıkları görülmektedir.
* Sigara içenlerin ellerinde ve parmaklarında sararmalar ve tırnaklarında kırılmalar görülmektedir.
* Sigara kol ve bacak damarlarında çeşitli hastalıklara neden olur. Özellikle, damarlardaki tıkanıklık nedeniyle ancak organların kesilmesiyle tedavi edilebilen(Burger) hastalığı oluşur.
* Ağız kokusu, diş ve diş eti hastalıkları, diş kaybı ve tat alma duyusunda bozulmalar görülür.
* Beyin hücrelerinin ölümüne ve hafıza zayıflığına(Alzheimer) sebep olur.
* Koku alma duygusu azalır.
* Sigara içen bayanlarda rahim ve yumurtalık kısırlığı,erken menopoz ve rahim kanseri gibi tehlikeler görülür.
* Gözlerde katarakt yada körlük meydana gelebilir.
* Vücutta yorgunluk,ruhsal gerilim,aşırı stres ve uykusuzluk görülür.
* Cinsel organlarda iktidarsızlık, ereksiyonda azalma ve döllenme yetersizliği meydana gelir.
* Vücuttaki insülin salgılama yeteneğini azaltarak şeker hastalığına sebep olur.
* Sigara, deri yapısının bozulmasına ve kırışıklıklara yol açar. Bunun yanında sigara içenlerin yaraları çok daha zor iyileşir. Bazen ameliyat sonrası yaraların iyileşmediği görülür.
* Sigara bağımlılarında kronik baş ağrılarına rastlanır.
* Bu bilinen gerçekleri göz önünde tutarak daha duyarlı olmaya çalışmalıyız. Yeni nesle iyi örnek olup eğiterek onları büyük bir problem haline gelen bu ölümcül alışkanlıktan korumalıyız. Sağlıklı bir yaşam ve sağlıklı bir gelecek için sigarayı bırakın!
 
 
Kaynak:http://www.sigaraninzararlari.gen.tr/                                         
 
TUĞHAN KÖSEOĞLU 
 

Ortam Sesleri - Tuğhan Köseoğlu


Deniz ve Huzur Photo Essay - Tuğhan Köseoğlu


OYUNCAK MÜZESİ

Buket Oğlak


                                              Oyuncak Müzesi

     İzmir, çocukların ve tekrar çocukluğunu yaşamak isteyen büyüklerin büyülenerek gezecekleri ve kendilerini masal dünyasında bulacakları düş müzesine kavuşuyor.İzmir Konak Belediyesi, çocuklarımıza ve çocukluğunu kaybetmemiş yetişkinlerimize düşsel dünya tarihini sunmaktadır. Eski Çağlarda her sınıf insan boş zamanlarını oyun oynayarak geçirirdi. Bu nedenle oyun ve oyuncak tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Bebek, top, aşık kemiği, tahta at ilk oyuncaklar olarak oyuncak tarihinde yerlerini almıştır. Dünya Tarihi, oyuncak tarihidir. Çünkü oyunlar ve oyuncaklar bir milletin kültürel tarihinin en önemli tanıklarıdır. Tarihin seyri önce oyuncaklara yansır.
     İzmir Konak Belediyesi Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi, dünyaca ünlü değerli seramik sanatçımız Ümran Baradan' ın dünyanın çeşitli ülkelerinden edindiği oyuncakların ve düzenlediği yarışmalarda derece kazanan yetenekli çocukların yaptığı eserlerin yanında; şair, yazar ve İstanbul Oyuncak Müzesi kurucusu Sunay Akın' ın katkılarıyla 1850' li yıllardan 1970' lere kadar gelen tarihsel dönemde; teneke, tahta, kağıt ve plastik malzemelerden üretilmiş dünya tarihinin en önemli oyuncaklarını bünyesinde barındırmaktadır.Müze İzmir halkının desteğiyle oluşturulmuş "İzmirlilerin Oyuncakları" köşesi ilgiyle izlerken Anadolu oyun ve oyuncaklarının maketlerinden oluşan "Maket Oyun ve Oyuncaklar" bölümde çağlar boyunca oynanan oyunlara tanık olacaksınız.Geleneksel Türk Gölge Oyunumuz Karagöz ve Hacivat' ın tanıtıldığı bölümümüzde, Karagöz ve Hacivat' ın dünyasına konuk olup, sokaklarında oturup oyunlarını izleyeceksiniz.
     İzmir Konak Belediyesi Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi' nde düşlerin içinde seçkin oyuncaklar karşısında büyülenirken, kafeteryasına gittiğinizde kendinizi Flaman Sanatçı Pieter Bruegel' in "Çocuk Oyunları" tablosunun içinde bulacaksınız.Burada 16. yüzyıl masalarında oturup dönemin çocuklarının oyunlarını izleyeceksiniz.Ayrıca, İzmir Konak Belediyesi Ümran Bardan Oyun ve Oyuncak Müzesi; kukla tiyatrosu, Karagöz ve Hacivat gölge oyunu ve atölyesi yanında çocuklarımıza eğlenceli ve öğretici zaman geçirmeleri için pek çok etkinlik düzenlemektedir.Dünya Oyuncak Müzeleri içinde önemli bir yere sahip olan Almanya Nuremberg Oyuncak Müzesi, 1961 yılında kurulmuş ve 1971 yılında halka açılmış. Birçok oyuncak müzesine sahip olan İngiltere'de ise, 1982 yılında halka açılan Londra Oyuncak ve Model Müzesi ve özel bir müze olan Pollock'ın Oyuncak Müzesi zengin oyuncak koleksiyonları ile dikkat çekmektedir. Bunların yanında 1976'da halka açılan Fransa Poissy Oyuncak Müzesi, Stockholm Oyuncak Müzesi, İtalya Milano Oyuncak Müzesi, 1974' te kişisel bir girişimle kurulvan Japonya Oyuncak Müzesi ve 1975' te kurulan Washington Bebek Evi ve Oyuncak Müzesi dünyanın en önemli oyuncak müzeleri arasında yerini almaktadır.Türkiye' de ise 1990 yılında Prof. Dr. Bekir Onur tarafından kurulan Ankara Üniversitesi Oyuncak Müzesi, arkeolog Musa Baran tarafından İzmir Bademler köyündeki Çocuk Oyunları ve Oyuncakları Müzesi ve şair yazar Sunay Akın tarafından 2005 yılında halka açılan İstanbul Oyuncak Müzesi ardından İzmir Konak Belediyesi Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesini halkımıza armağan etmektedir.

http://www.izmiroyuncakmuzesi.com/image/sp.png
http://www.izmiroyuncakmuzesi.com/image/sp.png
http://www.izmiroyuncakmuzesi.com/image/sp.png
                                                           

1. Uluslarası Portre ve Karikatür Şenliği

Buket Oğlak



1. Uluslarası Portre ve Karikatür Şenliği
http://www.izmirneselimuze.com/image/sp.png
     Büyük bir katılım ve coşkuyla açılan 1.Uluslararası Portre Karikatür Şenliği’nde İzmirliler iki gün boyunca usta kariratiristlere portrelerini çizdirdi.İspanya, İran, Yunanistan ve Türkiye’den pek çok karikatüristi bir araya getiren 1.Uluslararası Portre Karikatür Şenliği’nin açılışı Neşe ve Karikatür Müzesi’nde gerçekleştirildi. Ünlü karikatürist Tan Oral’ın ünlülerin portrelerinden oluşan sergisinin de yer aldığı ve Türkiye’de ilk kez düzenlenen Uluslararası Portre Karikatür Şenliği’nin açılışına; CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, Konak Belediyesi Meclis Üyeleri, karikatüristler ve sanat severler katıldı.
     İzmir’in gülen yüzüne yakışan ve Türkiye’de örneği olmayan bir şenlik olduğunu söyleyen Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, kentlerin evrensel dokunuşlarla geleceğe taşındığını belirtti. Daha önce İstanbul’da benzer bir etkinliğin düzenlendiğini, ancak uzun soluklu olmadığını kaydeden Başkan Tartan, “Dünyada da örneği olmayan etkinliğimizi İzmir’de yaşatmaya çalışacağız. Kültür ve sanatın aydınlığı geleceği de aydınlatır. Uluslararası boyut kazandırdığımız şenliğe Yunanistan, İran ve İspanya’dan da karikatüristlerimiz katıldı” dedi. Başkan Tartan, kısa bir süre önce Konak Belediyesi’nin düzenlediği ‘Karikatürcü gözüyle İzmir size ne çağrıştırıyor?” yarışmasının sonuçlandığını ve ortaya çok güzel eserler çıktığını ifade etti. ‘Gelin gülen yüzünüzü çizelim’ sloganıyla iki gün boyunca toplam 16 usta karikatürist Kıbrıs Şehitleri Caddesi, Neşe ve Karikatür Müzesi önü, Gazi Kadınlar Sokağı, Ali Çetinkaya Bulvarı, Dominik Caddesi, Leman Kültür önü gibi Alsancak’ın çeşitli noktalarında İzmirlilerin ücretsiz portrelerini çizdirdi.

SANATIMA DOKUNMA

Buket Oğlak
                                         

                                           SANATIMA DOKUNMA!

            27 Mart, Dünya Tiyatrolar Günü'nde, Sanatçı ve Meslek Örgütü temsilcileri tarafından İstiklal Caddesi'nde 'Sanatıma, Hayatıma Dokunma' yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüşün ilk ayağı İstanbul’du. İzmirli sanatçılar, topladıkları imza kampanyasına destek için Ankara’ya, TBMM’ye gitti. İzmir Devlet Opera ve Balesi Sanatçıları, Devlet Senfoni Orkestrası, Devlet Tiyatrosu, Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik topluluğu ve ülkenin tüm sanat kurumlarının kapatılmasına kadar varabilecek yeni düzenlemeye karşı destek için imza kampanyası düzenledi.İmza kampanyasının yanı sıra İzmir’de “Sanatıma Dokunma!” etkinliğiyle seslerini duyurmak isteyen sanatçılar Alsancak, Kıbrıs Şehitleri’nde toplandı. Sosyal medya üzerinden örgütlenen sanatçılara vatandaşlar da destek verdi.Yürüyüşte, “Sanatıma dokunma”, “Sanat güzelliklere yelken açar”, “Alnımızın ışığı karanlığa yeter”, “Sanata sahip çık” gibi birçok pankart dikkat çekti.Katılımcılar ayrıca üzerilerinde “sanata evet” yazılı t-shirtlerle yürüdü.

İzmir Müzisyenler Derneği’nden Açıklama..
Anayasada yapılan değişiklikler sonucunda Devlet Opera ve Balesi, Devlet Senfoni Orkestrası, Devlet Tiyatroları, Devlet Türk Dünyası Dans ve Müziği Koroları ve devlete bağlı tüm sanat kurumları lağvedilme ve özelleştirilme tehdidi ile karşı karşıya bırakıldı.Ülkemizde yaşanan toplumsal çarpıklığın, yozlaşmanın, çürümenin, cehaletin ve insani niteliklerden yoksunluğun temel nedenlerinden biri de sanatın toplumla buluşturulamamasıdır. Sanatın toplumsal alanda yeterli derecede varlık gösterememesi, devletin sanatı ve sanatçıyı desteklememesi, sanat üretiminin önünü açacak yasal düzenlemeler olmayışı ve toplumun sanattan mahrum bırakılmasının diyetini ağır bir şekide ödemekteyiz.
Anayasa’da yer alan 64. maddenin devletin sanatı ve sanatçıyı desteklemesine, sanatın yaygınlaştırılmasına katkı sunan niteliği “Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur” ibaresi ilgili maddeden kaldırılarak sona erdirildi.Ödenekli sanat kurumlarının, özel sanat kuruluşlarının, sinema sektörünün ve bireysel sanat icracılarının en önemli savunma silahı ellerinden alınmış oldu.Sanat özünde “çelişki” ve “itiraz”ı barındırır. Bu nedenle sanat aslında muhalif bir kimliğe de sahiptir. Mevcut uygulama ve yasal değişikliklerle sanatçı erkin isteklerine göre sanatını icra edebilecek, sponsorların insafına terkedilecek ve üretimlerini de “sanatsal bir kaygı” güderek değil ticari bir kaygıyla icra etmek zorunda kalacaktır.
Bu yasal düzenleme ile hayata tek boyuttan bakan, perspektif ve vizyondan yoksun bir sanatçı profili yaratılmak istendiği kanaatindeyiz.Halka ait olan bu sanat kurumlarının ne kadar halk ile bütünleştiği ve kucaklaştığı ayrı bir tartışma konusu olmakla birlikte yapılması gereken igili kurumları özelleştirmek yada lağvetmek değil halkın geniş kesimlerinin yararlanabileceği ve katılabileceği bir işleyiş ile özgürleştirip her anlamda desteklemektir. Şimdiye dek sanatın toplumsal bir çaba olarak yaşamla bütünleşmemesinin yarattığı değersizleşme nedeniyle ülkemiz insani gelişmişlikte dünyada son sıralara düştü.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilâtı UNESCO verilerine göre “Türkiye, ekonomik gelişmişlikte 16. sırada ama ne yazık ki insanî (kültürel) gelişmişlikte 92. sırada”.Sanat faaliyetlerini tek çatı altında toplayacak (Türkiye Sanat Kurumu) yasa taslakları hazır. Bunlardan, Hükümetçe benimsenen taslağa göre, Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi genel müdürlükleri lağvediliyor. Personelden emekliliği gelenler emekliye sevk edilirken diğerleri de Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde istihdam ediliyor.
Basında yer alan haberlere göre hazırlanmakta olan taslaklardan biri, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Opera ve Bale Genel Müdürlüğü ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nce ortak hazırlatıldı ve bu taslağa göre, söz konusu kurumların kapatılması değil, sözleşmeli istihdama geçiş ve repertuvara müdahale edecek bir kurulun oluşturulması öngörülüyor.Sanata ve sanatçıya yapılan bu saldırının doğrudan insanca yaşama, güvenceli çalışma ve güvenceli gelecek hakkımızın elimizden alınması bağlamında anlaşılması gerektiğinin altını çizmek gerek.Zira bu saldırı devlet kurumlarında çalışan kadrolu personelin tümünü güvencesizleştirme projesinden ayrı değil, 657 sayılı kanun topyekûn değişiyor, değişecek.
Kültür ve sanatı ticarileştirmek,kültür sanat kurumlarının toplumsal özünü ortadan kaldırmak isteyen, 657’de yapılması düşünülen değişikliklerle, kamuya özel sektörden CEO tarzı yönetici atanabilmesinin sağlanması amaçlanıyor. Bunun bir benzeri ise sanat kurumlarında yapılmak istenmektedir.Bu yasa taslağı sanat kurumlarını yok etmeyi amaçlamaktadır. Yerine getirilmesi düşünülen ucube yapı kesinlikle kabul edilemez. Halkın ucuz ve nitelikli sanat hakkı kesinlikle gasp edilemez.Bu bağlamda sanata ve sanatçılara dönük devlet desteğinin çekilmesi, ilgili kurumların lağvedilmesi ve özelleştirilmesi, sanata doğrudan siyasi erkin müdahale edebilecek olması, varolan sanatçıların emekliye ayrılmaya sevkedilirken güvencesiz çalışma koşullarının dayatılması kabul edilemez.
“Savaşa değil sanata bütçe!” sloganıyla 30 Mayıs Perşembe saat 18:00′de Kıbrıs Şehitleri Caddesi TANSAŞ önünde buluşup, Konak Belediyesi Kültür Merkezi’ne yürüyerek basın açıklaması yapan sanatçı dostlarımızın yanında yerimizi aldık.
İzmir Müzisyenler Derneği

8 Haziran 2013 Cumartesi

KAZIM KOYUNCU ÇEVRE VE MÜZİK FESTİVALİ

Fatma FİDAN

   EKAF' ın(Ege Karadenizliler Federasyonu) desteğiyle Karabağlar Belediyesinin düzenlediği Kazım Koyuncu anısına festival hem göze hem kulağa hitap etti. Festivalin olduğu yerde el sanatları standları da Karabağlar halkının gelir kaynağı oldu. Gecede Karadeniz rüzgarı esti. Başta Selçuk Balcı olmak üzere İzmir halkına hem keyifli hem de hüzünlü dakikalar yaşattı. Festival' e konuk ülke Gürcistan' dı. Her ne kadar Karadeniz havası bilmesem de o müziğin ritmine kapılmamak mümkün değil.





 ÜMİT KARACA


NEŞE VE KARİKATÜR MÜZESİ

İzmir’in, Türkiye’nin ve özellikle de Akdeniz’in görsel alandaki mizahi birikimini değerlendirmek, seçkin örneklerini saklayarak korumak, gelecek kuşaklara ulaştırmak ve bunu yerelden evrensele uzanan bir çizgide paylaşmak amacıyla açılan müze, 2010 yılından beri Alsancak’da faaliyet göstermektedir. 


Dilek Maktal Canko, Tan Oral, Eray Özbek ve Turgut Çeviker’den oluşturulan “Müze Kurulu”, 20 Ocak 2011 tarihinde ilk sergisi olan “Akdeniz Neşesi” ile tüm Akdeniz’e kapılarını açtı. 


Müze; mizahın ulaşabildiği tüm bireylerin, 7’den 77’ye herkesin izleyebileceği, keyif alacağı ve neşeleneceği bir müze olarak tasarlanmıştır. Müze kütüphanesi, Türk ve dünya mizahını –görsel ve metinsel olarak– içeren kitap, albüm, katalog, broşür, dergi, plak, efemera gibi belgeleri ile araştırmacılara da katkı sağlamayı hedeflemektedir. Müze, Eflatun Nuri, Güngör Kabakçıoğlu gibi Türk karikatürünün önde gelen sanatçılarının eserleri ile dünya karikatür örneklerini en uygun koşullarda arşivlemektedir.