Social Icons

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Çarklara Girelim


Zeynep Dedeoğlu


     
       Hayat aslında hiç de şaşırtıcı değil. Bilindik kurallar üzerine inşa edilmiş her şey; beğeniler, aşklar, doğrular, doğumlar. Var olan, bizden önce yapılmış kurallara göre “yaşıyoruz”, istedikleri ölçüde istedikleri yerde… Kadın seksi olmalı, biliyoruz. Erkek güçlü olmalı, biliyoruz.
      Gerçek filmler (Hollywood klişelerinden ve yeni türeyip virüs gibi çoğalan aksiyon-romantik romanlarından bahsetmiyorum tabii ki) ve romanlar yapılandırılmış kurallardan sıyrılmış öyküler anlatıyor bize. İşte bu yüzden seviyoruz onları, bu yüzden unutmuyoruz. Orhan Kemal’in öykülerinde ne kadar yakışıklıysa erkek kadın da o derece güzel(!). Ya Angela filmindeki erkeğin tüm çirkinliğine rağmen kadının güzelliği ve aralarındaki aşk. Şimdi bu yazıyı okuyanlar, adama çirkin demekle eleştireceklerse beni... Güzel olmak ne kadar doğaya özgü, doğadan bir parçaysa çirkin olmak da o kadar tabi.
      Giydirilmiş popüler kültürün içine girmiyoruz, onların ön gördükleri gibi bir hayatımız yok diye üzülmemeli, “çemberin içinde” olmanın 'tek' doğru olmadığını benden iyi bilen var mıdır?
Uzunca dillendirilip yazılabilecek bir konu bu ama anlatılmak istenen basit. Çarklara girelim, çarkları bozalım.